10.12.2015
TKL
433 | Hicret Osta
Aile
“Diktatör”lüğü
Türkçe edebiyatın modern öykü halkasına
özgün örneklerle katkıda bulunan Leyla Erbil, “Diktatör” isimli öyküsünde aile
bireylerine yüklenen toplumsal ödevlere ve hatta aile kurumunun bizzat
kendisine eleştirel bir şekilde yaklaşır. Bahsi geçen öykü ile, hem içerik hem
de bu farklı sayılabilen içeriğin anlatımına uygun olarak biçim değişikliğine
giden Leyla Erbil, okuru adeta yadırgatan bir eser ortaya koymuştur. Bu bağlamda, yakın okuma yapacağım “Diktatör” öyküsünde karakterleri merkezi alarak Leyla
Erbil’in getirdiği toplumsal eleştiriyi ve biçimsel değişimleri incelemeye
çalışacağım.
Küçüklüğünde üvey annesinin elinde dayakla
büyümüş Hıdır başkarakter iken, onun bu çileli büyüyüşüne şahit olup geçmişi
hatırlamak istemeyen üvey kardeş Hüsrev, Hıdır’ın karısı ve iki kızı öyküde
geçen diğer belirgin karakterlerdir. Öykü, bu karakterlerin yer yer diyaloglarıyla
yer yer de iç konuşmaları ile örülüdür. Bu konuşmalar aracılığıyla sevgi ve
şefkat bağlarıyla kurulu olmasını beklediğimiz “aile”nin, kurallara dayalı bir
iktidar mücadelesinden ibaret, adeta mekanik bir devlet yapısı gibi temellendirildiğini
görürüz. “Mutlu kişiler olarak yaşayabilmek” için, aile bireylerinin “iş
bölümü”nde paylarına düşen görevleri yapmaları şarttır.1 Aksi halde
üstünlük karşı tarafa geçer. Hüsrev ile konuşmaya dalarak kızlarının oyun
saatini “salt dört dakikacık” geçiren Hıdır, kızlarından büyük bir ricayla af
diler. Çünkü “bunun cezası ölüm olabilir” ki, bu da iktidarı kaybetmek anlamına
gelir (75). İktidar hakimiyetini kendi aleyhine aile bireylerine kaptırmaktan
korkan Hıdır, bu konudaki
tedirginliğini Hüsrev’e şöyle aktarır: “Benim yaptığım her hata yüzünden benden
bir istekte bulunmaya hakları olur, benden üstün bi duruma geçerler” (76).
Kızlarının bir gün ceza olarak kendisinden
ölmesini isteyeceklerini düşünerek korku duyan Hıdır, karısının tesellisi ile
karşılaşsa da tam olarak sakinleşemez. Bu durumda Hıdır’ın karısına “peki siz
bi sorumluluk altında değil misiniz onlara karşı” sorusunu yönelten Hüsrev’in kadından
aldığı cevap da dikkat çekicidir: “Yasaları çıkarmakta benim hiç bi yerim
olmadı” (76). Kadının toplum yapısı içinde ailedeki silik konumuna işaret eden
Erbil, aile içi oluşturulan yasalarda kadının etkisiz haline dikkat çeker.
Fakat öykünün devamında, düzenin bir şekilde ailede bile ezdiği kadının yani
annenin/eşin çıkarmada yeri olmadığı yasaları korumaktaki ısrarcı tutumuna
eleştiri getirilerek, toplumsal cinsiyet algısının altı oyulur.
Aile mutluluğu denilen şeyin belki de aile
diktatörlüğünden başka bir şey olmadığını ima eden yazarın biçim açısından da
yıkıcı yenilikler getirdiği görülür. “Her yanı birbirine dolanmış bakarak önüne
vahlanıyordu” cümlesinde olduğu gibi sentaksta yapılan değişiklikler, ya da
“çekintisiz” gibi öztürkçeyi anımsatan daha yapay kelimeler ile okuru
yadırgatan içeriği besleyen bir biçim kurmuştur Leyla Erbil bu öyküsünde.
Sonuç olarak “Diktatör” öyküsünde, ulusal
devlet kurma yolunda yüceltilen “aile” kavramının karakterler aracılığı ile
altı oyularak, bu kavramın gerçekte ne olabileceğine dair farklı bir bakış
açısı biçimsel değişiklikler ile sunulmuştur, diyebiliriz.
____________________________________________________________
1. Leyla Erbil, Hallaç (İstanbul: Can Yayınları, 1988), 70. Bu yazıda “Diktatör” öyküsünden yapılacak alıntılar, metinde parantez içinde sayfa numarası verilerek gösterilecektir.
KAYNAKÇA
1. Leyla Erbil, Hallaç (İstanbul: Can Yayınları, 1988), 70. Bu yazıda “Diktatör” öyküsünden yapılacak alıntılar, metinde parantez içinde sayfa numarası verilerek gösterilecektir.
KAYNAKÇA
Erbil, Leyla. Hallaç. İstanbul: Can Yayınları, 1988.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder